31 Mayıs 2015 Pazar


Vitray
Dünyada yapılan en ünlü vitray eserleri
1.    Vitray nedır?---
2.    Vitray tarihçesi?-----
3.    Tarihde yapılmış en önemli vitray eserleri nelerdir? ***
4.     Boyama Vitray rengi nasıl yapılır?****
5.    Vitray çalışmasının avantaj ve dezavantajları?----
6.    Vitrayın dünyadaki önemi ve konumu?
7.    Dünyadaki ünlü Vitraycılar kimlerdir?
8.  Dünyadaki ünlü Vitraycıların yaptıkları en önemli eserler neler ve nerelerdedir?














Vitray nedir?
Kısa adı cam süsleme sanatı olan vitray son derece estetik bir sanat tekniğidir. Aynı zamanda bu sanatla süslenmiş camlara da vitray adı verilir.
Vitray, farklı renk ve desenlerdeki camların pirinç, kurşun gibi değişik dolgu malzemeleri kullanılarak bir araya getirilmesi ile oluşur. Vitray sanatında ortaya çıkan eserin sınırları tamamen sanatçının hayal gücüyle belirlenir. Vitray, her ne kadar sanatsal ağırlığı yüksek bir alan olsa da bunun yanında denge ve yerleşim açısından ciddi mühendislik bilgisi de gerektirmektedir.
Vitrayın Tarihçesi
Vitray sanatı oldukça eski ve derin bir geçmişe sahiptir. Vitrayın kökenine ve tarihçesine bakıldığında, cam üretiminin çok eskiden beri var olduğu, eldeki verilere bakıldığında da Doğu Akdeniz'den ortaya çıktığını söylemek mümkündür. Pompei, Alesia, Roma ve Mainz'da bulunan parçalar incelendiğinde vitrayın milattan önceden beri farklı yapılarda özellikle de  kiliselerde kullanıldığı anlaşılmıştır. Araplar da VII. yüzyılda bu sanatı Bizans'tan öğrenmiş ve kendi coğrafyalarına taşımışlardır.
Cam, yumuşak ve işlenmesi kolay bir malzemedir. Ayrıca renk çeşitliği sayesinde dekorasyon için çok ideal bir aksesuar parçasıdır. Camın bu özellikleri vitray sanatına anlamını verir.
Vitray çalışmasının avantaj ve dezavantajları
Piyasada sıklıkla görülen ve görece daha ucuz olan, şeffaf camın üzeri boyanarak elde edilen cam boyamalara ise 'yalancı vitray' denir. Bunun bahsedilen vitray sanatı ile ilgisi yoktur. Çünkü orijinal vitray sanatında cam boyanmaz. Aksine, camın üretim işlemleri esnasında istenen boyalar ilave edilir ve camın o renkte çıkması sağlanır. Bu, ikisi arasındaki en önemli farktır. Ayrıca yalancı vitray, bir süre solar ve renklerini kaybetmeye başlar. Oysa orijinal vitrayda böyle bir aşınma söz konusu olmaz. Mekan yaşadığı sürece vitray da yaşamaya devam eder.
Vitray yapımında kullanılan belli başlı üç teknik vardır.
  1. Alçı tekniği: Büyük Selçuklu Devleti'nden bugüne kadar uzanan geleneksel vitray tekniğidir.
  2. Kurşun: Bizans kökenli bir tekniktir, bu teknikte dolgu malzemesi olarak kurşun kullanılır.
  3. Tiffany: Bakır folyoyla camın lehimlenmesi ile ortaya çıkan ve günümüzde en çok tercih edilen vitray tekniğidir.
Kendi içinde farklı çeşitleri ve kullanım alanları olan vitray; kapı üzerlerinde, merdiven boşluklarında, pencere ve tavanlarda kullanılmakla beraber, aynı zamanda odalar arası geçişlerde çok şık bir seperatör vazifesi de görür. Bunun yanında her geçen gün modernize edilen vitray, havuz içlerinde ve zaman zaman perde yerine ev dekorasyonunda da kullanılmaktadır.
Vitray, her şeyden önce çok ciddi sabır isteyen bir uğraştır. Bunun yanında vitray sanatıyla ilgilenmek isteyen kişilerin hayal güçlerinin de geniş olması sanatın yaratıcılığı açısından önemlidir.

Vitrayın Tarihçesi !!!  ( http://www.vitray.us/vitray_tarihce.html )

VİTRAY: Demir bir armatüre kurşun ya da çimentoyla tutturulmuş,genellikle renkli cam parçalarından oluşan ve bir açı kapatmak,hatta aydınlık ve süsleyici geniş bir yüzey elde etmek için kullanılan saydam düzenleme.

VİTRAYCI: Kendisinin ya da vitraycı olmayan bir sanatçının resim taslaklarını kullanarak vitraylar ortaya koyan ve bunları boyayan sanatçı ve uygulamacı.

TÜRK TARİHİNDE VİTRAY: Osmanlı yapılarında (cami, saray, konak, türbe) özellikle tepe pencereleri renkli camlarla süslenmiştir,ancak bu pencerelerde birleştirici madde olarak alçı kullanılmıştır. Bunlar revzeni menkuş (nakışlı pencere) olarak adlandırılmıştır. (Topkapı sarayı, Süleymaniye camisi, Yeni cami,vd.) Bu tür pencerelere alçı pencere ya da nakışlı cam da denilmektedir.

ANSİKLOPEDİ: Teknik .vitray yapımında ilk işlem örneğin hazırlanması,yani konunun gerçek büyüklükte çizilmesi ve boyanmasıdır. Bu örnek ,cam ustasının modelidir.Usta bunun bir kopyasını çıkarır.Karton,saydam bir yüzeye konur ve ne kadar renk varsa o kadar parçaya (mastar ya da kalibre ) kesilir.Bu mastarlarla camcı,örnekteki renklere uygun renkte camlardan oldukça düzgün parçalar keser.Bu parçalardan daha sonra oluklu kurşun çubuklarla çerçevelenecektir. Kesilmiş camlar iki türlü olur:kendinden renkli,yani bütün kalınlığınca renkli cam ve yanlızca yüzeyden (bazen bir yanı bazen iki yanı)boyalı cam.Bu ikinci cam türü hidrofluorik asitle kemirilerek bir rengin çeşitli tonları elde edilir.

Camcı,mastarlara uygun biçimde kesdiği bütün camları geçici olarak bir kurşun çerçeveye yerleştirir.Cam ressamı bu camların üzerine fırçayla,ilk örnekteki çizgileri grizay tekniğinde aktarır.Bu işlem tamamlandıktan sonra camlar geçici çerçeveden çıkarılır ve siyah-kahverengi grizay çizgilerinin cama işlemesi için fırınlanır.Bundan sonra yapılacak iş,camları çerçevede yerli yerine oturtmak ve kurşun çubukları birbirine lehimlemektir.Böylece oluşturulan panolar metal bir armatür üzerinde birleştirilerek pencereye yerleştirilir.xx.yy’da yaygınlaşan cam levha üzerine vitrayların gerçeleştirilmesine değişik bir teknik uygulanır.

TARİHÇE: Vitray Antikçağ’da biliniyordu.Vitray kullanımı büyük bir olasılıkla,cam üretiminin çok eski olduğu Doğu Akdeniz ‘den gelir.Pompei ve Herculanum,Alesia,Strasbourg,Mainz,Trier ve Roma’da ele geçen parçalardan,vitrayın İ.Ö.İ yy.’dan beri kullanıldığı anlaşılmıştır.O dönemde kalın ve nispeten küçük boyutlu olan camlar,bronz,mermer,yalancı mermer ya da tahta çerçevelere konurdu.Kilise Babaları yazılarında ilk Hıristiyan kiliselerindeki bu yarı saydam süsleri betimlemiştir.(Lactantius,aziz Hieronymus, Prudentius).Vitray tekniği özellikle Bizans’ta büyük ölçüde gelişti.(Paulos Silentiarios ‘un,İstanbuldaki Ayasofya’yı süsleyen renkli camlar üzerine üzerine metinleri).V,-VI,yy.’dan başlayarak İtalya (Roma ve Ravenna) ve Galya’da da (Gregoire,deTours’un tanıklığına göre) vitray kullanıldı.Araplar bu tekniği VII.yy.’da Bizanslı’lardan aldılar.Merovenjenler döneminde kurşun çubuklardan yapılmış çerçevelerin kullanıldığı sanılmaktadır.

En eski boyalı vitray örnekleri Almanya’da ele geçirilmiştir.IX. ya da X,yy.a ait olduğu sanılan biri Lorsch’ta(Hessen), diğeri Magdeburg’da bulunmuş iki erkek başı.Aynı dönemde,Werden’de (Rhein-land-Westfalen),Dijon’daki St-Benigne kilisesin’de ve Reims katedrali’nde konulu vitraylar vardır.Camlar kurşunla çevrelenmiş, bütün kalınlığınca renklendirilmiş ve birkaç grizay tabakasıyla boyanmıştır.Keşiş Theophilus’un Diversarum artium schedula adlı incelemesi sayesinde XII,yy.’daki vitray tekniği iyi bilinmektedir.Bitkisel küllerden çıkarılmış potas ve ırmak kumu karıştırılarak elde edilen cam,silindir biçiminde üfleniyor metal oksitlerle renklendiriliyordu.Genellikle bu camlar,ışığı dağıtan hava kabarcıklarıyla dolu,eğri büğrükatmanlardan oluşuyordu.(ortalama 3-5 mm.)Daha sonra bunlar,ateşte kızdırılmış demirle kesiliyor ve kurşun döküm çubuklarla çevriliyordu.

Almanya (Augsburg, soest),Avusturya(Klagenfurt),İsviçre (Flums),İngiltere(York,Cant bury) ve özellikle Fransa’da ,xıı.y.y ‘dan kalma birç çok vitray vardır.Le Mans ve Poitiers (Çarmıha geriliş, 1170 ‘e doğru ) katetralerinde,Angers ,Vendome vb.de o dönemin minyatür ve duvar resimlerini anımsatan roman üslubundaki vitraylar bulunmaktadır.İle –d-France ‘ta Saint-Denis manastır’nın xıı.yy. ortalarında büyük bir vitray üretim merkezi olduğu sanılmaktadır(ışınsal capellalardaki vitraylar 1145 ‘e doğru.-1155).

























Resmi Mimariyle Bütünleştiren Sanat Adamı
dünyaca ünlü Türk ressam ve şairimiz Bedri Rahmi Eyüboğlu'nun doğumunun 100. yılı kutlanıyor. 


11 Ocak'ta New York'taki Türkevi'nde "Doğumunun Yüzüncü Yılında Bedri Rahmi Eyüboğlu" sergisi ile başlayan kutlamalar, yıl boyunca Paris, Kıbrıs, Bodrum ve İstanbul'da düzenlenecek çeşitli etkinlikler, yayınlar ve gençlere yönelik yarışmalarla devam edecek.
Bedri Rahmi Eyüboğlu, ressam, şair, yazar, öğretmen, mozaik sanatçısı, heykeltraş, yazmacı, seramikçi ve vitraycı kişiliği ile dünyada büyük yankı uyandıran sayısız esere imzasını attı. Yaşamı boyunca yaptığı bu eserlerle resmi mimariye sokmaya çalışan Bedri Rahmi'nin, ülkemizde birçok önemli yapının duvarları onun resimleri ve panoları ile süslü.
Eserleri ve Başarıları...
1929 yılında İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi Resim Bölümü'nde başlayan eğitimini Paris'e giderek devam ettirdi. Burada ünlü ressamların eserlerinden esinlenerek, ressamlığını farklı bir boyuta taşıdı.
31 Ekim 1942 tarihinde açılan 4. Devlet Resim ve Heykel Sergisi'nde ikincilik ödülünü kazandı. İlk duvar resimlerini, 1943 yılında Ortaköy Lido Yüzme Havuzu için gerçekleştirdi. 1946 yılında, Ankara Büyük Tiyatro'nun (operanın) girişindeki kapıların üstüne ikinci duvar çalışmasını yaptı. 1946 yılı Kasım ayında UNESCO'nun Paris'te düzenlediği uluslararası sergiye gönderilen resimleri ile oldukça ilgi çekti.
1950 yılında, Ankara Dil Tarih ve Coğrafya Fakültesi'nde 150 resimden oluşan "Retrospektif" sergisi düzenledi. Bu yıllarda, Bizans mozaikleriyle ilgilenmeye başladı ve Kariye Cami düzenlemesini yaptı. 1951 yılında, "Küçük Sahne"yi süsledi. Bu tarihe kadar boya ile mozaik dokusunda resimler yapan Eyüboğlu, 1954 yılında "Türk Tepsisi" adlı motifi ile Steuben Glass adlı bir firmanın düzenlemiş olduğu yarışmada ödül kazandı ve motif kristale oyularak teşhir edildi.

1954-1957 yılları arasında Hilton ve Divan Otelleri ve KLM İstanbul Merkezi'ndeki panoları yaptı. Yaptığı eserlerle oldukça ilgi çeken Bedri Rahmi Eyüboğlu, Yugoslovya ve Hollanda hükümetleri tarafından davet edildi ve 1955 yılında TBMM Binası'na konulacak resimleri seçecek kurulun başına getirildi. 1956 yılında da Sao Paulo Bienali'nde onur ödülü aldı.


Brüksel Sergisi'ndeki Türk pavyonuna yaptığı pano

1958 yılında Uluslararası Brüksel Sergisi'ndeki Türk pavyonuna yaptığı 227 metrekarelik çalışmasıyla altın madalya aldı. 1959 yılında, Paris'te Nato Merkezi'ne 50 metrekarelik bir pano hazırladı.

1961 yılında Amerika'ya giderek, zengin renklerle soyut biçimlere yöneldi. Çalışmalarında plastik tutkal - plastik boyalar - kum - talaş ve buruşturulmuş Japon kağıdı kullanarak, görülmedik, bilinmedik renkler bulabilmek için denemeler yaptı. Çalışmaları ile kendisinin de kabul ettiği gibi "Amerika Dönemi" sanatına başka bir boyut kazandırdı. University of California at Berkley'de iki yıl misafir profesörlük yaptı.


1963-1964 yıllarında Vakko Fabrikası, Karaköy Tatlıcılar, Manifaturacılar Çarşısı panoları yanında çeşitli malzemeleri denedi. Son panosu Etap Oteli girişindeki "Güvercinler" oldu.
1970 yılında, yeniden toplumsal içeriği ağır basan resimler yaptı. 1972 yılında ise, 33'üncü Devlet Resim ve Heykel Sergisi´nde birincilik ödülü aldı. 21 Eylül 1975 tarihinde yaşama veda etti.
Ölümünden bir yıl sonra Ankara'da "Yaşayan Bedri Rahmi" adıyla Bedri Rahmi adına bir sergi düzenlendi. Aynı yıl içerisinde İstanbul'da Güzel Sanatlar Akademisi'nde adına düzenlenen bir sergi ile anıldı. 1984 yılında ise yine İstanbul'da "Bedi Rahmi - Her Dönemden" adlı toplu sergisi ile hayranlarının beğenisini topladı. 2008'de hayatını anlatan "Gözleri Anadolu'yu Gören Adam" adlı belgesel film çekildi.

2009 yılında Türkiye'nin ilk Bedri Rahmi Eyüboğlu müzesi Çorum iline bağlı İskilip İlçesi'nde açıldı. İskilipliler, 1942 yılında sanatçının yaptığı iki haftalık İskilip gezisinin anısına müze açtılar.
Eserlerinden Bazı Örnekler
Mozaikleri:




Senelere göre duvar resmi ve mozaik çalışmaları:

1955 Marmara Oteli Ankara
1956/1957 4.Levent Konutları
1957 Brüksel Uluslararası Sergide Türk Pavyonu'na Yapılan Pano
1958 Nato Merkezi'ne Yapılan Pano
1959 Samatya Hastanesi'ne Pano
1959 Efes Oteli İzmir
1960/1961 ABD Karmel Kellogs Malikanesi'ne Yapılan 2 Pano
1962/1963 İstanbul Manifaturacılar Sitesi


Heykelleri:






- Karaköy Tatlıcılar Hanı
- Vakko Fabrikası Etap / İstanbul
- Etap Oteli/ İstanbul
- Divan Oteli Panosu
Vitray Eseri:



Almanya Bonn T.C. Büyükelçiliği'nin bir duvarına yaptığı beton - kalın cam karışımı vitray. Bu uygulamanın dünyada benzeri bulunmuyor.



MEDYA AYVALIK TV – HABER MERKEZİ



Kültür ve Sanat’ın başkenti olmaya aday olarak nitelendirilen Balıkesir’in Ayvalık ilçesinde, Vitray Sanatçısı Gülbün Tuncel Keçeli açtığı ‘Işığa Renk Verenler’ adını taşıyan vitray sergisi açıldı.
Ayvalık’ta sanatsal aktivitelerin yeni merkezi olarak nitelendirilen Ali Akdamar’a ait Kafedemia-Kültür Sanat Destek Merkezinde açılan Retrospektif Vitray sergisine, sanatseverler yoğun ilgi gösterdi.
30 yıldan bu yana kendi deyimiyle aşığı olduğu vitray sanatçılığını sürdüren Gülbin Tuncel Keçeli’nin sergisinde tiffany tekniği ile hazırlanan abajurlar sergiyi izleyenler tarafından adeta hayranlıkla karşılanırken, sergideki cam mozaikler ve vitray tablolar da göz kamaştırıcı olarak nitelendirildi.
Sergide hiçbir eserini satışa sunmadığını vurgulayan Keçeli, kendi el emeği ve göz nuruyla yaptığı vitray eserlerini satmaya kıyamadığını ve her yaptığı paha biçilemez olarak nitelendirdiği eserini evinde kullandığının altını çizdi.
Eserlerini, tam anlamıyla kendi öz çocukları gibi gördüğünü kaydeden sanatçı Keçeli, binbir emeklerle ortaya çıkardığı eserlerinin çizgilerini ise Dünya’nın en büyük ressamlarından biri olarak kabul edilen ve yakın dostu olduğunu belirttiği Devrim Erbil’in çizgilerinden esinlendiğini söyledi. Devrim Erbil ile uzun yıllar birlikte çalışıp, uzun yıllar eserlerine kendisinin ve Erbil’in imzalarıyla sanatseverlerin beğenisine sunduklarını anlatan Keçeli, şimdi ise kendi kanatlarıyla uçmaya çalıştığının altını çizdi.
Bugüne kadar İstanbul ve İzmir olmak üzere sayısız karma vitray sergisinde yer alan Keçeli’nin Kafedemia’da açtığı sergisinin; Ayvalık’ın Cunda Adası, İstanbul ve Amerika’daki atölyelerinde hazırladığı eserleriyle açmış olduğu 2. Kişisel Sergisi olduğu öğrenildi.

Vitray sanatçılığına 85 yaşındaki hocası ünlü vitray sanatçısı İrfan Yılmaz ile tanışmasının ardından başladığını ve bu tanışmayı yaşamının bir miladı olarak gördüğünü kaydeden Keçeli, “İnşallah bende yakında Ayvalık’ta vitray eğitimleri vereceğim öğrencilerimin sanat hayatlarında bir milat olurum” dedi.
Öte yandan Keçeli’nin Kafedemia’daki sergisinin 25 Ekim’e kadar sanatseverlerin beğenisine sunulacağı kaydedildi.

GÜLBÜN TUNCEL KEÇELİ TIFFANY TEKNİĞİ TUTKUNU
İstanbul Üniversitesi Latince ve Eski Yunanca Bölümü’nden mezun ok yıldan beri “Vitray Sanatı” ile ilgileniyor. 2000 yılında başlayan ve uzun süre Prof. Devrim Erbil ile ortak çalışmalar yaptı. Birlikte katıldığı sergi ve kataloglarda 1.5 metrekare içinde 1250 parça camdan oluşan çalışmaları yer aldı. Söz konusu yapıtları Devrim Erbil ile birlikte imi Aynı yıllarda Balıkesir’de Devrim Erbil adına kurulan Çağdaş Müzesi’nin vitraylarını ekibiyle birlikte gerçekleştirdi. Kurşunlu, alçılı ve tiffany te yaptığı vitrayları bulunuyor. Bunların yanı sıra cam mozaik eserlere de imza atan Tuncel, en çok bakır ve leğimden oluşan Tıffany tekniğini benimsemesiyle biliniyor.

















 

 




Mekanların Renkli İhtişamı: VİTRAY

Vitray, mekan süsleme sanatları içinde özgün bir yeri olan bir sanat dalı. Cam sanatçısı İLKİN TANACI, kökleri çok eskiye dayanan vitray sanatının temellerini ve inceliklerini kararlikadinlar.com için kaleme aldı…
Yaşam alanları içinde mekanları en gösterişli kılacak sanat dallarından birisidir Vitray Sanatı.
Gün içinde değişen ve ilerleyen saatlerle birlikte her baktığınızda ayrı bir ışık kırılması görünür mekanı süsleyen vitraylarda. Günümüz Türkiye'sinde bir çok insanın bilmediği, bilen bazı insanların da sadece çiçekler ve böcekler tarzında çalışmaların yapılabildiğini düşündüğü vitray sanatı, eğitimli, yetenekli ve özellikle de bu sanat dalını severek sabırla yaklaşan sanatçıların ellerinden muazzam güzelliklerin yansıdığı, insanları büyüleyen çalışmalar çıkmaktadır. Türkiye koşullarında her kriz ortamında yetenekli sanatçılar eriyip gitmekte, bu sanat dalı unuttulmaktadır. İlerleyen zamanlarda tekrar küllerinden doğan sanatçılar, insanların yaşam alanlarını güzelleştirmeye devam etmektedir. Renkli camın mimariye girişi ile birlikte görsel olarak uygulanan çalışmaların ilk buluntuları XII. yy.'a ait olduğu belirlendiğinde yaklaşık 1000 yıldır insanların yaşadıkları alanları süslemektedir bu sanat dalı.


Klasik olarak bilinen boyama, kontür çekme diye adlandırılan vitrayın yanında makbul şekilde yapılan tüm dünyada da bir çok cam sanatçısının emek harcayarak yaptığı Tiffany Vitray'dır.
Tiffany Vitray, adını bakır folye tekniğini bulan Louis Comfort Tiffany'den almaktadır. XIX. yy.'ın sonlarına doğru bulunan bu teknikle, çok küçük parçalar ve köşeli camlar biraraya getirilerek lehimlenmekte ve bu şekilde birleşen cam parçaları vitrayı oluşturmaktadır. Vitray sanatında kullanılan renkli camlar yurtdışında belirli cam fabrikalarında özel olarak üretilmektedir. Her hangi bir temizlik malzemesi ile renkler solmamakta, güneşle temas kurduğunda renkler hiç bir şekilde etkilenmemekte ve sizinle bir ömrü paylaşmaktadır.





Özellikle Tiffany Vitray'da insanların en çok merak ettiği camlar kırılırsa ne olacak, severek yaptırdığım bu çalışmayı artık kullanamayacak mıyım düşüncesidir. Bütün camlar yan yana gelip birleştiği için camın mukavvemiyeti çok daha fazla olmakta, rüzgarla çarpan ya da bir darbe alan kapıların içindeki vitrayın bir esnekliği olduğu için kolay kolay kırılmamaktadır, ola ki bir kırılma olsa bile kırılan parça sadece çatlamakta ve hatta yere bile düşmemektedir. Evde çocuklar var ne olacak diye düşünen kişiler bile çok daha gönül rahatlığı ile mekanalarına vitray çalışması yaptırmaktadır. Çatlayan parça usta ellerde yerinden çıkartılıp tadilata alınmakta ve bir iki gün içinde aynı yere tekrar montajı yapılmaktadır. Belki de en güzel özelliği insanların mutlu olacağı şekilde yaptırdıkları bu sanat eserlerinin evlerinin en değerli gördükleri süslerinden birisi olmakta ve hiç sorun çıkartmadan uzun yıllar boyunca aynı ortamı paylaşmaktadır.


Uygulama tekniği olarak cam türleri şeffaf dokulu camlar, katedral dediğimiz ışık geçirgenliği fazla olan renkli camlar ve mermer görünümlü olan, ağırlıklı olarak tavan çalışmalarında ve Tiffany Lambalarda kullanılan opal cam çeşitleri vardır. Kişinin tarzına, zevkine göre ölçü alınan yere tasarımlar yapılır, onay verilen tasarımlar imalat aşamasına geçtiği zaman tüm camlar modele göre tek tek kesilmekte, camların tüm çevresindeki çapaklar belirli tekniklerle alınmakta, camların keskinliği giderilmektedir. Ardından belirli kalınlıkta olan bakır folyeler camın çevresine sardırılıp kapatılmaktadır. Yan yanan gelen bütün cam parçaları lehimleme tekniği ile önce vitrayın bir yüzüne uygulanıp tüm parçalar lehim yardımı ile birlikte tutturulmakta, ardından vitrayın arka yüzü aynı şekilde tüm camların çevresi lehimlenerek birleştirilmektedir. Vitrayın temizliği yapıldıktan sonra akabinde montaj işlemeli uygulanmaktadır.



Uygulama alanı çok geniş olan bu sanat dalı ağırlıklı olarak ev içlerinde salon, oturma odası, mutfak kapılarına uygulanmakta, ardından evlerin girişindeki tavan boşluklarında, ayna çalışmalarında mekanları süslemeyebilmektedir. Bunun yanısıra otel girişleri ve odalarında, elit pastane, hastane gibi mekanlarda çok geniş bir uygulama alanına sahip olan Vitray çalışmalarını görmek mümkündür. Yurt dışında istisnasız neredeyse her evde bir vitray çalışması varken, ülkemizde malzemelerin ve işçiliğin çok değerli olması nedeniyle belli bir kesim vitray yaptırabilmektedir. Yurt dışındaki vitray fiyatları kıyaslandığı zaman ülkemizdeki makbul şekilde çalışan sanatçılar yurt dışına göre çok daha uygun fiyatlar vermektedir. Türkiye'deki vitray atölyelerine bazen yurt dışından gelen insanlar ziyarette bulunmakta; kendi ülkeleri ile kıyaslayıp burada mı vitray yaptırsam yoksa kendi ülkemde mi yaptırıp getirsem buradaki evime montajını yaptırsam diyerek işçiliği ve fiyatların uygunluğunu görüp vitray çalışmalarını Türkiye'deki vitray atölyelerinde yaptırdıklarına geçmiş yıllarda çokça şahit olduk.


Mekanları süsleyen bu görsel şölen, sanatın ve el işçiliğinin günümüzde ölmeye başlamasına rağmen, rakip tanımamaktadır. Özellikle her kola dal atan Çin bile sanat işin içine girdiği zaman vitray sanatına yetememekte ve ölümsüzlülüğünü engelleyememektedir.
Goethe'nin de dediği gibi;
Elleri ile çalışan insan işçidir.
Elleri ve kafası ile çalışan insan ustadır.
Elleri, kafası ve yüreği ile çalışan insan sanatkardır.
Sanatın ölümsüz olması adına... huzurun, sanatın ve mutluluğun bol olduğu günler dilerim...

İlkin Tanacı
Cam sanatçısı
DÜNYA'DA VİTRAY
   Renkli cam parçalarından yapılan yarı saydam pencere süslemesi, Renkli camın mimarîye girişi ve kendine özgü bir sanat oluşturuşuna dair elimizdeki en eski buluntular XII. yy.a aittir. Oysa, renkli camın varlığı ve çeşitli kullanım biçimleri çok eskilere gider.
   Hıristiyan sanatında da elde bulunan ilk vitraylar XII. yüzyıldan kalmadır. O zamanlar Roma resim sanatıyla rekabet eden vitray, çok parlak ve gözalıcı renklerde camlarla, perspektifsiz ve kabartısız olarak basit kompozisyonlar halinde yapılıyordu.
Chartres, Vitray Ülkesi
XIII. yüzyılın başlarında Fransa'da Chartres şehri vitray sanatının en büyük merkezi oldu. Chartres Katedrali'nde XII. yüzyıldan kalma renkli birçok pencere camı varsa da bunların çoğu 1200-1240 yılları arasında yapılmıştır. Yapılara elden geldiğince bol ışık sokmak isteyen gotik çağ mimarları pencereleri gittikçe daha büyük yapıyorlardı. Bu yüzden kilise süslemeleri, Roma kiliselerinin iç duvarlarını kaplayan fresklerden değil vitraydan oluşabilirdi.
O devirde renkli cam ustaları, renk düşkünü çağdaşlarının zevkini okşamak için renkleri elden geldiğince çeşitlendirmeğe çalışıyorlardı; bu yüzden Aziz Bernard, perhiz ve çile amacıyla kendi tarikatına giren keşişlerin bundan uzak durmalarını ve renksiz camları yeğ tutmalarını istemişti. Hıristiyan cam ustalarının bu renk araştırma düşkünlüğü biraz da İncil hikâyelerinden gelir. Chartreslı ustaların ustalığı sayesinde Beauce, zamanla bir vitray odağı haline geldi ve vitraycıhk buradan bütün Fransa'ya (Bourges, Paris, Tours, Le Mans, Rouen) ve komşu ülkelere, özellikle İngiltere (Canterbury) ve Almanya'ya yayıldı.
Işık Resmi
XIV. ve XV. yüzyılda vitray değişikliğe uğradı. Renkli pencereler dana büyüdü, camlar daha aydınlık oldu. Gümüş sarısının ve külrenginin baskın olduğu beyaz camlar üstünlük kazandı. Resim gibi vitray da gerçeğe uygunluğu göz önünde bulundurmağa yöneldi. XVI. yüzyılda çoğu oymalı çift kat camlar pek çok değişik tona olanak sağladı. Ama vitray tek cam üstünde renkli bir resim olmağa yöneldi.
XVII. yüzyıldan itibaren bu sanat desenden çok etkilendi. Basit kompozisyonlardan ve az sayıda canlı renklerden oluşan vitray yapma zevki XIX. yüzyılda doğdu. Büyük ressamlar (İngres, Delacroix) modeller yarattılar. Geleneğe dayanan ya da yeni tekniklerden yararlanan vitray böylece anıtsal sanat içindeki yerini aldı.
Camdan Bir Mozaik
Vitray, doğrudan doğruya renkli yapılmış veya sonradan boyanmış yarı saydam camların, kurşun çubuklar, alçı ya da çimento yardımıyla birleştirilmesiyle meydana gelir.
Bu işte kullanılan camlar silis (kum), potas (odun külü) ya da soda (deniz tuzu) yardımıyla elde edilir. Silis erirken maden oksitleri karıştırılarak renklendirilir. Sonra üflenir, soğutulur, sonra yapılacak desene göre kesilir. Henüz sıcak olan cam çift kat yapılabilir: ayrı renkte iki cam levha üst üste yapıştırılır, ortaya çıkan cam gravür izlenimi verir.
Daha önce pişmiş olan cam, camlaşabilen renklerle boyanabilir ve bu takdirde yeniden fırınlanır. Daha sonra cam parçaları birbirine kaynak yapılmış kurşun çubuklarla birleştirilir, ondan sonra hepsi birarada madenî çerçevelere yerleştirilir. Küçük cam parçalarından oluşan bu birleşik bütün, esnek olduğundan vitray hem kımıldatılabilir, hem de çok dayanıklı olur.

Modern Vitraylar
1920'lerden bu yana daha yalın bir vitray anlayışı ortaya çıktı. Notre-Dame du Raincy Kilisesi'nde Auguste Perret «oyuk duvarlar» yarattı, Maurice Denis buralara Ortaçağ'ınkiler kadar göz kamaştırıcı vitraylar yerleştirdi. Chagall, Leger ve Bazaine gibi ressamlar da buna benzer vitraylar yaptılar, ister figüratif, ister soyut olsun vitraylar modern mimarîye uydurulmakta ve doğrudan doğruya betonarme içine yerleştirilmektedir.
Boyaların Sırrı
Cam hamuruyla oksidin karışımı, istenilen renge göre çeşitlendirilir. Bakır dioksitle yeşil, mangan dioksitle erguvan, çok ince bakır tozlarıyla kırmızı, bakır karbonatla mavi, kobalt oksitle lâcivert cam elde edilir. Ortaçağ'da kırmızı fonlar, mihraba göre güneşe bakan güney tarafa yerleştirilirdi; kuzey tarafa konan mavi fonlar da en geçirgen yarı saydam camların geçirebildiği kadar aydınlık sağlardı. Bununla birlikte hiç kimse rahip Suger'in yaptırdığı Saint-Denis'deki mavi camlarda Chartres'daki mavi camların sırrını çözememiştir.





  Ercan Uslu ve Abdullah Öztürk olumlu bir cevabın gelmesi üzerine yeniden Fransa’nın yolunu tuttu. Meyerovitch'in oğullarıyla buluşarak vasiyetin yerine getirilmesi için yardım istedi. Paris'te, Mevlana Kitapevi’nin sahibi Aziz ve Yıldız adındaki çiftin kurucusu olduğu Meyerovitch Sevenler Derneği ve bir Türk şirketi çalışmalara destek verdi. Paris-Orli Mezarlığında bir tören düzenlendi. Ölümünün üzerinden 9 sene geçtikten sonra 16 Aralık 2008 günü Meyerovitch’in mezarı dualar eşliğinde açıldı ve iyi yalıtılmış çelik bir tabuta konularak Konya’ya gömülmek üzere uçakla yola çıktı.

    Konya Hava Alanı’nnda küçük bir tören eşliğinde tabut uçaktan indirildi ve İslami usullerin yerine getirilmesi için Hacı Veyiszade Camii’ne götürüldü, yıkanıp kefenlendi. 17 Aralık 2008 günü Şeb-i Arus törenleri öncesinde, öğle namazına müteakip Hacı Veyiszade camiinde kılınan cenaze namazının ardından Mevlana Türbesi’nin yanıbaşında bulunan Üçler Mezarlığına götürüldü. Mezarlıkta Fransız misafirler ve Konyalılar hazır bulunurken, cenaze dualar eşliğinde defnedildi.


Meyerovitch'e, Konya Büyükşehir Belediyesi tarafından mütevazi bir mezar yaptırılırken, mezar taşı Isparta İlahiyat Fakültesi’nden Prof.Dr. İsmail Yakut tarafından Ebced Hesabıyla işlendi ve şöyle yazıldı;

‘’Fransız asıllı Eva de Vitray Meyeroviç de                          Müslüman olup Hidayete erdi Lütfullah ile                                    Himmet-i Mevlana ile pek çok hizmetler eyledi 
Dilerim ukbada şereflenir cemalullah ile
Vefatını işiten Yakut söyledi tarihini 
Mevlevi Havva Hanım gitti naime aşkullah ile’’
            

Eva de Vitray Meyerovitch çok arzuladığı topraklarında, Mevlana’nın gölgesi altında ebedi huzur içinde yatarken; her sene Şeb-i Arus törenlerinin başlangıcında, Fransız misafirler ve Konyalıların katılımıyla Meyerovitch adına bir tören düzenlenmektedir.













Vitray
 
Vitray; Osmanlı’ya Macar ustalardan geçen bir sanattır. Cam boyama sanatı olarak tanımlanır. Mimaride önemli bir yeri vardır.

Vitray nedir, nasıl gelişmiştir?

Vitray kelimesi Macarca'dan gelmiştir. Osmanlı döneminde Macar ustalardan alınan bir sanat dalıdır. Vitray kelimesini sadece Türkler ve Macarlar kullanır. 

Rivayete göre cam, Finikeliler tarafından tesadüfen bulunulmuştur. Daha sonra soğuk havalardan korunmak üzere beton yığınları içerisine yerleştirilerek kullanılmaya başlanmıştır. Zamanın geçmesi ile cam, metal oksitler ile renklendirilerek kullanılmıştır. Bunlardan ilk vitray örneği olarak bahsedilmektedir.

Vitray, ev ve otellerde, fabrikalarda, okullarda ayrıca camilerde kullanılan bir sanat tekniğidir. Güneşin açısına göre şekil değiştiren, beliren bir cam sanatı olan vitray, aynı kalmayışı ve sürekli değişmesi ile diğer cam sanatlarından üstün tutulmuştur. 

İlk cam yapımı Mısır’da üfleme aletinin icadıyla başlamıştır. Vitrayın ise yapılan araştırmalar sonucunda MS.1.yy’da kalıntılarına ulaşılmıştır.  Hristiyanlarda sadece dini yapılarda kullanılan bu sanat dalı, Türklerde ise tüm yapılarda kullanılmıştır.

Vitray teknikleri nelerdir?

1. Mozaik Vitray: Beyaz cam üzerine, vitray cam boyama tekniği ile yapılır. Camın mat kısmına siyah konturla eskiz çizilir. Eskizin içi transparan boya ile boyanır. Boyanan bölgelere renkli camlar serpiştirilir. Kurumaya bırakılan cama daha sonra siyah cam boyası ile boyanır. 

2. Macunlu Vitray: Eskiz çizilir ve renklendirilir. Çizilen eskiz camın altına yerleştirilir. Cam, eskizin çizimine uygun bir şekilde kesilir. Camların aralarına macun yerleştirilerek yapıştırılır. Silikonla temizlenen macunlardan sonra hazırlanan vitray, gerekli yerde kullanılmaya başlanır.

3. Kurşunlu Vitray: Şekline göre bir eskiz çizilir ve masanın üzerine sabitlenir. Sabitlenen eskiz, bir köşesi iki kurşunla havya yardımıyla lehimlenir. Çizilen cam şekline uygun bir şekilde kesilir. Kesilen cam parçası kurşuna yerleştirilir. Açıkta kalan cam, kurşuna lehimlenir. 

4. Boyalı Vitray: Cama çizilecek şeklin eskizi hazırlanır. Düz bir cam kullanılır. Çizilen eskiz camın altına yerleştirilir. Cam üzerine eskizin çerçevesi çizilir. Çizilen çerçeve içerisinde ise istenilen renge uygun olarak boyanır.

5. Tiffany Vitray: Tasarlanan desen bir karton üzerine çizilir. Renkler kodlandırılır ve her cama bu kodlar verilir. Kartona yapılan çizim, eskiz üzerine aktarılır. Kartonda çizilen desene uygun, kodlanan camlar kesilir ve tiffany vitray bakır folyosu ile sarılıp eskiz üzerine dizilip lehimlenir. 

Vitray malzemeleri nelerdir?

Karton, şablon kağıdı (kopya kağıdı), cetvel ve iletki, şablon makası, spatula, cam çekici, tornavida, lehim, havya, cam, kurşun ve cam taşlama makinası. 

Vitray yaparken cam nasıl kesilir?

Vitray yaparken cam kesilme işlemine geçmeden, cam üzerine tüm şekilleri çizmek gerekir. Cetveli camın üzerine tutarak, cam kesme makası ile cam kesilir. Kesim işlemi bittikten sonra camların kenarların kalan kısımları, küçük hataları cam taşlama makinası yarımıyla düzeltilebilir. 

Vitray yaparken camlar nasıl birleştirilir?

Kopya kağıdına çizilen çizim, masanın gönye bölümüne yerleştirilir. Kurşun profil kenara bırakılır. Verilen numaralar doğrultusunda kesilen camlar, kopya kağıdında bulunulan yerlerine yerleştirilir. Kurşun profillerin arasına yerleştirilen kesilmiş camlara, yerleştirme işlemi bittikten sonra kurşunlar ezilir. Kurşunlar ezildikten sonra ise lehimlemeleri yapılır. 



Vitray desen nasıl çizilir?

Desen çizilirken belli bir ölçülendirme yapılır. Bunun için cetvel ve kağıt kullanılır. Mesela: Karton üzerine cetvel yardımı ile bir kare çizilir. Ortadan ikiye bu kare ayrılır. Pergel ile ayrılan kesme yerine bir daire çizilir. Daire içerisinde kalan çizimler silinir. Kopya kağıdına geçirilen bu çizim, daha sonra kullanılmak üzere bir kenara bırakılır. Karton üzerinde yer alan çizim parçalarına numara verilir ve verilen bu numaralara renk verilir. 3 numara mavi, 5 numara kırmızı gibi. Bu şekilde vitray desen çalışması tamamlanmış olur.

Vitray desen çizilirken nelere dikkat edilmelidir?

Vitray desen çizilirken, çizim yapılacak yer, ışık  uygun olmalıdır. Masa başında desen hazırlanır, renklendirme ve teknik ölçülendirme yapılır. Desen 1/1 ebatında büyütülmesi gerekir ve tam ölçü üzerinden çizime geçilir.

Vitray Müzesi nerededir?

Vitray Müzesi, insanların vitray sanatını daha iyi bir şekilde anlaması ve öğrenmesi için açılmıştır. İngiltere’de Ely Katedrali Müzesi içinde yer alır. 1970’li yılların başında açılan vitray müzesinde binlerce eser yer alıyor.

Vitray yapabilmek için nasıl bir eğitim gerekiyor?

Vitray sanatı ile ilgilenebilmek için mekanik, cam ve resim hakkında temel bilgileri bilmek gerekiyor. Güzel sanatlar fakültelerinde vitray sanatı seçmeli ders olarak öğretiliyor. Vitray atölyelerinden alınan eğitimler öğretici olmakla beraber, teknik çalışmalarda da yardımcı oluyor.

Osmanlı vitrayına hangi yapılar örnek olarak verilir?

1.Süleymaniye Cami
2.Rüstempaşa
3.Yeni Cami                                                                      
4.Topkapı Sarayı
5.Hünkar Kasrı
6.Saraylar ve yalılar.